Hürrem Elmasçı
Bodrum’dan sevgiler çocuklar… Yaz sezonum başladı, torunlar da bayramla beraber gelecekler. Hava sıcak, sağlığım yerinde, deniz serin. Ama Ankara’da siyaset sıcak, CHP öyle böyle kaynamıyor. Kıvılcımı biri çaksa ortalık yanacak. Yazacak çok kulis var ama ben de gündemden kopmayayım.
Herkesin dilinde aynı isim var: Bülent Kuşoğlu
Sayın Meral Akşener’in tabiri ile CHP’nin ‘muhasebeden sorumlu genel başkan yardımcısı’ para-pul işlerini bırakmış, CHP siyasetine yön verir nitelikte açıklamalar yapıyor. Herkes bilir ki, Kuşoğlu’nu konuşturan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur… Hatırlarsınız, cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmaları sırasında Sayın Kuşoğlu, güzel gazeteci kızım Hande Fırat’ın ayağına gitmiş ve ‘Kemal Kılıçdaroğlu aday olmazsa 6’lı masa dağılır’ demecini vermişti. Israrla ayağına gidip demeç verdi diyorum, Hande kızımız arayıp sordu demiyorum. Üstelik 6’lı masa toplantısının olduğu güne denk getirilecek şekilde bu demeç Hürriyet’te yayınlandı.
O gün beni çok eğlendiren bir olay daha oldu.
Açıklamadan haberi yokmuş gibi yapan Sayın Kılıçdaroğlu, bu demece çok kızan Sayın Meral Akşener’in yanından Bülent beyciğimi arayarak haşladı. Öyle böyle sert fırça değildi. Oradakiler de şaşırdı ama ne Kemal bey ne de Bülent bey hiç şaşırmadı. Çünkü, bu küçük oyunu zaten kararlaştırmışlardı. Ne yazık ki Meral hanım bile bu numarayı yuttu.
Aman aman durun, çok gerilere gitmeyelim. Zaten Sayın Kuşoğlu’nun geçmişi yayıldı etrafa. Onu, ‘öz-hakiki CHP’li’ zannedenler dahi aydınlandı. Ben, ‘Mehmet Ağar’ın il başkanıydı ya da Abdüllatif Şener’in yardımcısıydı’kısımlarına girmeyeceğim. Ama siz aklınızda tutun.
Benim işim başlıkta gizli: Kasa
Evet CHP’nin kasası sadece ama sadece 1 kişiye emanettir.
Sayın Bülent Kuşoğlu’na. İkinci bir kişinin bilgisi ve ilgisi yoktur. (resmiyette)
Mesela, seçim öncesi kasaya devletin yatırdığı 1.2 milyar liranın kurumsallık iddiasında olan partide sorumlusu sadece Sayın Kuşoğlu’dur. Bu arada, bu kadar paranın tek kişinin sorumluluğunda ve uhdesinde olmasını doğru bulmayanlar olmuş.
Ah saf canlarım benim, CHP’de değişim kolay olmaz.
Tabi ki, bu gayet mantıklı ve kurumsal öneri geri çevrilmiş.
Bir kişi yeter denmiş.
Neyse;
Yazının başlığı, kumar tutkunlarının iyi bildiği bir ifadedir. Kumar oynamayı sevenler, kasaya karşı oynarken bunu hep aklında tutar. Sayın Kuşoğlu’nun da iskambil kağıtları ile arasının iyi olduğunu Ankara’da pek çok kişi bilir. Raconu çok ama çok iyi bilir yani.Odatv’de ve birkaç başka mecrada da ‘CHP’nin reklam paraları nereye gitti?’ diye çok şey yazıldı çizildi. Tuncay Özkan ile ilgili onlarca haber yer aldı. Bence genç gazetecilerin tembelliği, CHP’nin milyonlarının nereye gittiğini bulamadı. Yahu medyaya sağdan bak soldan bak 40 kişiyiz, birbirimizi biliriz. KRT ve ANKA hariç, hangi TV kanallarına CHP’den ne kadar bütçe gitmiş? Hangi internet sitelerine, gazetelere ne kadar liralık reklam verilmiş,hangi reklam satın alma şirketine ne para verilmiş?
Gazeteci arkadaşlarım birbirinizle konuşsanız bile işin vehametini anlarsınız zaten…
376 milyon liralık reklam bütçesi kime harcandı?
Ya hepiniz zengin oldunuz susuyorsunuz, ya da kandırılmaya doymuyorsunuz.
Bu yaşlı ablanız, zaten yazılıp çizilmiş 376 milyonu konuşacak değil.
Çünkü CHP kasasından resmî olarak seçimlerde ne kadar toplam bütçe harcandığını öğrendim.
782 milyon lira.
ŞU 782 MİLYON LİRA NEREYE HARCANDI ACABA
Gayri resmi destekler bu harcamada yok. Devletin verdiği yardımdan harcanan miktar sadece bu. Aslında sosyal-demokrat bir parti hem bağış hesabına yatan meblağı hem de harcama kalemlerini şeffafça açıklar. ‘Muharrem İnce bağış parasıyla Bodrum’da villa aldı’ diyenlerin bu kapalı tavrı beni üzüyor açıkçası.
Şimdi şunu sormak önemli; Sayın Kılıçdaroğlu’nun seçim vaatleri arasında ‘kesin hesap komisyonu kurmak’ vardı. Komisyon dediğiniz malum birden çok kişiden oluşur. Yolsuzluğu önlemek için bunu çok önemli görüyordu. Türkiye için bunu isteyen biri, parti kasasındaki milyarlarca lirayı ise sadece bir kişiye emanet ediyor.
Aklım bunu almıyor. Şu 782 milyon lira nereye harcandı acaba?
Şeffaflık dedikoduları önler. Şeffaflık yoksa sınırlı bilgiden analiz doğar. Mesela, Sayın Kuşoğlu’nun Zaman gazetesine verdiği ‘cemaatler-tekke-zaviyeler’ temalı demeçler gibi… Zamanla CHP’de, bu profildeki isimlerin üst görevlere gelmesi gibi… Sayın Kılıçdaroğlu’nun özel kaleminin dahi bu kişilerin ekibinden olup, atanması gibi…
Sayın Kuşoğlu sadece muhasebeden sorumlu olmasına rağmen hem Özgür Özel’e ama daha çok Ekrem İmamoğlu’na dair yorumlarıyla aslında, Kemal beyin mesajlarını iletti. İmamoğlu’nun siyasi yasak riskinin altını çok kalın çizdi. Peki bu mesaj kimlereydi? Bu tehlikeli sulara boşuna mı girdi?
Tabi ki HAYIR!
Art arda yabancı medya kuruluşlarının Türkiye temsilciliklerine verilen bu röportajların ya da adı gizli açıklamaların iki adresi var.
Bir, CHP’deki liderlik değişimi konusunda olası uluslararası desteği bu riski abartmakla kesmek.
İki, ama daha da önemlisi, CHP kurumsal kimliğinden hem yargıya hem de İmamoğlu’ndan hiç hoşlanmadığı belli olan iktidara ve cumhurbaşkanına mesaj vermek. ‘İmamoğlu’nun ipini çektik. Bu tek başımıza altından kalkacağımız bir yük değil. Ortak hedefimiz için yargı üzerinden bize el verin’
Mesajın sonucunu Ekim-Kasım gibi görürüz.
Bakalım bu kez yine kasa mı kazanacak?
